7 Aralık 2014 Pazar

Huo Rf: 'Gizemler soru sorduruyor; düşündürmek ve cevaplamak güzel'



Mümkün olan kapı açandır. Mümkün olanla açılan kapılar bilinmeyen denizlere, seslere, dokunuşlara yolculuktur. Ressam Huo Rf bizleri mümkün olana taşıyor. Onunla yeni sergisi ‘Mümkün’ü, sanata bakış açısını kısacası her şeyi konuştuk.
Huo Rf (Fotoğraf: Beril Bozdere)
 - Huo Rf isminin hikâyesini bize anlatır mısınız? 
Dört yıldan uzun süredir Taner Ceylan ile çalışıyorum. Sanat üzerine bildiğim çoğu şeyi Taner Bey sayesinde öğrendim ve algımın açılmasını sağladı. Okulda gördüğünüzden bambaşka bir sanat dünyası var. Düzenli bir iş ve eğitim ilişkimiz var. Annem ve babamın bana uygun gördükleri resmi ismim Taner Ceylan ile çalışıyor. Huo, benim adımın ve soyadımın baş harflerinden oluşuyor. Rf ise sanatçı adımın uzantısı, uzun bir süre sanırım kimseyle paylaşılmadan, bir sır gibi kalacak. Gizemler soru sorduruyor; düşündürmek, soru sordurmak ve cevaplamak güzel. 
 -Bugüne kadar hangi sanatsal projelerde yer aldınız? 
Lisede ve üniversitede güzel sanatlar resim bölümlerini okudum. Meksika’da, Polonya’da, Bulgaristan’da ve Çin’de uluslararası sergilerde çalışmalarım sergilendi. Benim için en heyecan verici proje, geri dönüşleri, tepkileri beklediğimizin çok üstünde olan Signs Of Time’ı (Zamanın İşaretleri)  Hatice Utkan ile kurmak oldu. Zamanın İşaretleri’ni 2012 yılının Kasım ayında kurduk ve bu yıl 3. sergimiz Başı Balkonda Dünyaya Ters’i açıyoruz. İlk kişisel sergime gelene kadar grubum ile üç sergiyi geride bıraktık. Beraber üretim ve sergilemenin gücüne inanıyoruz ve kolektif çalışmaya devam ediyoruz.
 -Gelecek serginizin ismi: ‘Mümkün’.  Neden ‘Mümkün’?
İnandığımız, istediğimiz, dilediğimiz her şeyi yapabilmek için: Mümkün. 
- ‘Mümkün’ adlı serginizdeki eserleri yaratırken hangi materyalleri kullandınız? 
Klasik materyal olarak, tuval üzeri yağlıboya, çalışmalarımın hepsi diptik. Boya resimlerimin yanlarında ise resimlerimle aynı ölçülere sahip düz ve parlatılmış bakır levhalar görüyorsunuz. 
 - Serginizde Ceylan Ertem’in ‘Kaçıncı Yarın’ adlı şarkısının müziğini kullanacaksınız. Serginizin müzikle ilişkisini açıklar mısınız?
Resim yaparken genelde bir playlist değil, tek bir parça dinliyorum. Bazen sözleri duymazsınız, bazen müziği duymazsınız sadece hissedersiniz. Sözü müziği Ceylan Ertem’e ait olan bu parçanın çalışmalarımı desteklediğini ve kişisel olarak resmimle aynı tonda olduğunu düşünüyorum. Yani birbirini destekleyen iki iş gibi düşünebilirsiniz. 
- Paul Cezanne: “Gözleri ilk kez görmeye başlayan bir körün gözünü açması gibi, sanat yapıtından gözlerini açmasını bekliyorum” demişti. Cezanne’a katılıyor musun? Bir sanat yapıtından beklentiniz nedir?
Sanat yapıtlarıyla yönlendirme yapabileceğimizi düşünmüyorum. Bu sebeple bir beklentiye girmedim hiç. Yalnız çok çok iyi sanatçılardan sadece daha da iyi çalışmalar bekleyebilirim. Cezanne’a dönecek olursam, sanat tarihinde çok ciddi rol oynamış benzersiz bir ressam. Bazı sanatçıların söylediği cümlelere teslim olabiliriz. Ben, sanat yapıtının ruhuma hitap etmesini istiyorum. Yaşadığımız yerkürede çok güzel şeyler var ama diğer yanda çok da acı var. Eleştirel sanat yapıtlarını bambaşka bir gözle inceliyorum, romantik veya esprili işleri ise daha başka. Dediğim gibi tek bir potada eritemiyorum, çok karmaşığım bu konuda.
- Başka bir ressam Klee ile devam edelim. Klee diyor ki; “Ben görünürün resmini yapmıyorum, görünür kılıyorum.” Siz neyi görünür kılıyorsunuz? 
Klee’ye daha yakınım sanırım. Ben bütün karmaşamı, yaşadığım toprağı, sevgilimi, kedimi, komşumu, seyahatimi, kavgamı maddeleştirmeye gayret ediyorum. Duyguya çok önem veriyorum. Bir eseri incelerken, direkt görsel olarak iletişime geçip geçemediğimi sorguluyorum. Başlık altında incelemek istemem ama sorunuz üzerine duygum diyebilirim.
İlker Cihan Biner

Hiç yorum yok: