24 Mart 2016 Perşembe

Kara Plak: ‘Okur ve dinleyici kitlelerinin bir kesişim kümesi olduğuna inanıyoruz’

Türkiye'de müzik kitaplarına yönelik bir ilgisizlik bilinen bir gerçek. Yayınevleri ekonomik saiklerle bir getirisi olmadığını düşündükleri müzik kitaplarına pek rağbet göstermiyorlar. Yine de neyse ki memlekette Pan Yayıncılık gibi inatla müzik kitapları basan yayınevleri var. Geçtiğimiz günlerde Koray Löker ve Betül Kadıoğlu'nun kurduğu Kara Plak Yayınları da umarız bu anlamda Türkiye'de büyük bir boşluğu kapatacak. Dünyaca ünlü müzisyenlerin biyografilerinden müziği farklı disiplinlerle harmanlayan kitaplarla okurla buluşacaklar. İlk kitapları Hunter Davies'ın The Beatles’ın ve yayınevinin lansmanı, 30 Mart'ta Karga'da yapılacak. Kendilerine yayınevinin kurulma hikayesini ve Türkiye'de müzik kültürünü sorduk.

- Sadece müzik kitapları basan bir yayınevi kurmak Türkiye için sıradan bir durum değil. Bu fikir nasıl oluştu?
Kara Plak’ı kurmaya yaklaşık üç sene önce karar verdik. Karşımıza çok sevdiğimiz, Türkçede de olsun istediğimiz bazı müzik kitapları çıktı. Bunlardan biri sonbaharda Duygu Akın’ın çevirisiyle yayımlayacağımız Cohen biyografisi, I’m Your Man’di. Uzun zamandır yayıncılıkla uğraşıyoruz, farklı yayınevlerine çeviri, redaksiyon, düzelti gibi işler yaptık, yapıyoruz; tanıdığımız yayınevlerini bahsettiğim bu müzik kitaplarına ikna edemeyince biz elimizi taşın altına koyalım dedik. Dolayısıyla zaten yola çıkarken “Bir yayınevi kursak ne tür kitaplar basardık?” diye sormadık, “Bu kitapları basmak için bir yayınevi kuralım,” dedik.
- Yayın politikanızı nasıl belirlediniz? Biyografilere mi ağırlık vermek istiyorsunuz yoksa ilerleyen zamanlarda nehir söyleşilerine ve müziği farklı disiplinlerle ele alan akademik çalışmalara da yer verecek misiniz?
Biyografiler ve anı kitaplarına özellikle ağırlık vermek gibi bir plan yapmadık ama devam etmek istiyoruz tabii: İlk ağızdan ya da doğrudan tanıklığa dayanarak anlatılanlar müzik tarihini iyi anlamak, doğru kaydetmek için de çok kıymetli. Nehir söyleşi çok sevdiğimiz bir tür olmakla beraber hazırlığı çok meşakkatli, söyleşi yapanın da yapılanın da ciddi zaman ve emek harcamasını gerektiriyor. Şu anda nehir söyleşi değil ama farklı isimlerle görüşmelerden oluşacak bir söyleşi kitabının hazırlıklarını sürdürüyoruz. Akademik çalışmalar önceliğimiz değil ama tabii hiç ilgimizi çekmiyor demek de doğru olmaz. Aras Yayıncılık’la beraber yayımlayacağımız, Music and the Armenian Diaspora [Müzik ve Ermeni Diasporası] kitabı gibi, akademik bir çalışmadan yola çıksa da akademik bir temeli olmayan okuyucuyu da zorlamayacak, dışlamayacak kitaplar. Yine etnomüzikoloji alanında bir süredir çalışmaları devam eden, göç ve müzik ilişkisini ele alacak bir derleme kitabımız da var.
- Okuyucunun  karşısına ilk olarak Hunter Davies'in The Beatles kitabıyla çıkacaksanız. Bu kitabın Türkiyeli okuyucularla bu kadar geç buluşmasının sebebi ne olabilir sizce?
Bu sorunun cevabını biz de merak ediyoruz aslında. Kitabı yayımlamak için girişimlerde bulunurken fark ettiğimiz bir şey bizi bu kitabın Türkçede olmamasından daha çok şaşırttı: Piyasada Beatles’la ilgili, rahatça ulaşılabilecek herhangi bir kitap yoktu. Hunter Davies’in kitabı konusunda en azından şöyle bir tesellimiz var. Yayımladığımız, 1968’deki ilk basımından sonra 1985’te ve 2009’da yazarının uzun güncellemeler eklediği, dolayısıyla epeyce güncel bir edisyon.

- Bu kitap dışında önümüzdeki günlerde hangi kitaplar okuyucuyla buluşacak?
Nisan’da İstanbul Kültür Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nde konuşmalar yapmak üzere İstanbul’a gelecek olan İngiliz yazar Richard Skinner’ın, Erik Satie’nin hayatından hareketle kaleme aldığı kısa romanı Kadife Bey çıkacak. Sonra yine bir roman yayımlayacağız. Patrick Neate’in ödüllü romanı On İki Ölçülük Blues. “33 1/3” adında, albümlerle ilgili metinlerin yer aldığı bir seriden kitaplar çeviriyoruz, ilk dört kitabımız hazır, 2016 içinde onlar da yayımlanacak. Bu seriye devam ederken bir benzerini de Türkiye’den albümler için yapmak istiyoruz, ilkini çok sevdiğimiz Murat Meriç, Erkan Oğur’un Bir Ömürlük Misafir albümü için hazırlıyor.
- Türkiye'de müzik kitaplarının yeteri kadar ilgi görmediğine dair bir algı var. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Bununla beraber bu ilgisizlik konusunda yayınevleri nerede durmaktadır?
Eğer müzik kitapları az ilgi görüyorsa, bu muhtemelen diğer edebiyat dışı, belirli bir alana dair kitaplar için de geçerlidir. Sinema, çağdaş sanat, vs. kitapları da çok büyük bir ilgi görmüyor ne yazık ki. Bu konuda Pan Yayıncılık’ı anmadan geçmek olmaz; neredeyse otuz yıldır başka alanlarla beraber öncelikli olarak müzik kitapları yayımlıyorlar. Ayrıca son yıllarda farklı yayınevlerinden çıkan sanatçı biyografilerinin, kuramsal kitapların, birbirini beslediğini düşünüyor, Kara Plak’ın da buna katkıda bulunacağını umuyoruz.
-Yine Türkiye'de yaygın bir görüş de bir müzik kültürünün olmaması üzerinedir. Türkiyeli okuyucuların, dinledikleri grupların, müzisyenlerin biyografilerine pek ilgi gösterdiklerini söyleyemeyiz. Bununla beraber müzik dergiciliği açısından da pek parlak noktada sayılmayız. Siz bu durum için ne düşünürsünüz?
Biz bu konuda daha iyimseriz. Okur ve dinleyici kitlelerinin bir kesişim kümesi olduğuna inanıyoruz, amacımız tabii ki zamanla bu kümenin genişlemesi, daha çok okurun dinlediği müziklere bilinçli yaklaşması, daha çok müzikseverin müzik kitaplarına ilgi duyması. Dergicilik konusundaki tespitinize ne yazık ki katılıyoruz. Yayınevinin kuruluş haberini duyurduğumuz günlerde Blue Jean’in kapanışını haber aldık, zaten daha iki ay önce artık müzik dergisi değil “kültür sanat dergisi” olacağını duyurmuştu. Birbirlerinden çok farklı alanlarda da olsa Andante, Bant, Babylon gibi dergiler var ama internet her konuda olduğu gibi bu konuda da geleneksel olanı dönüştürüyor. Artık aylık, hatta haftalık bir derginin yetişmekte zorlandığı bir hız var. Bu konuda dergilerin boşluğunu bir ya da birden çok yazarı olan bloglar ve siteler dolduruyor.
- Türkiye'nin hakkı verilerek yazılmış bir müzik tarihinden söz edemeyiz sanırım, örneğin, Hrant Lusigyan, Leon Avigdor  gibi Türkiye'de caz müziğinin gelişimine katkı sağlamış nice müzisyenin hikayesini bilmiyoruz. Siz ilerleyen zamanlarda bu tür biyografilere yer vermeyi düşünüyor musunuz?
Tabii ki. Çizdiğimiz müzik çerçevesinin içinde yer alabilecek her metne kapımız açık. Yeter ki iyi yazılmış olsun. Hiç tanımadığımız bir müzisyen, hiç bilmediğimiz bir tür hakkında yazılmış, bizi yeni yerlere götürebilecek, bambaşka müziklerin kapısını aralayabilecek iyi kitaplar bizi sadece yayıncı değil okur olarak da heyecanlandırıyor.
- Siz de bahsettiniz, Aras Yayıncılık Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş da Twitter'dan Slvia Angelique Alajaji'nin Music and Armenian Diaspora kitabını ortaklaşa bir çalışmayla çevireceğinizi duyurdu. İlerleyen zamanlarda bu benzer çalışmalar yapacak mısınız?
Evet, Aras Yayıncılık’la bizi çok heyecanlandıran böyle bir ortak kitap projemiz var. Aras, hayranlıkla, sevgi ve saygıyla takip ettiğimiz bir yayınevi. Neredeyse aynı günlerde bu kitapla karşılaşmışız; hem kitapla ilgili fikirlerini öğrenmek hem de böyle bir ortaklığa nasıl bakacaklarını sormak için kapılarını çaldığımızda, bizi tam da onlardan bekleneceği gibi büyük bir sıcaklıkla karşıladılar. Maalesef bugüne kadar böyle ortak yayınların çok örneğini göremedik ama tabii ki dileğimiz bunların sayısını artırmak. Az önce söz ettiğimiz okur ve dinleyici kesişim kümelerini büyütme amacının bir benzeri de farklı alanlarda okuma alışkanlığı olan okurlara yeni pencereler açmak.
Can Öktemer